HATAY KAYBEDİLENLER ve KORUNMAYA ÇALIŞILAN KÜLTÜREL MİRASIN NESİLLERE AKTARIMI İÇİN DİJİTAL BELLEK OLUŞTURMA PROJESİ

 www.yardimkonvoyu.org.tr

 https://www.instagram.com/yardimkonvoyu/, https://www.youtube.com/@Yardim_Konvoyu

https://www.linkedin.com/in/yard%C4%B1m-konvoyu-derne%C4%9Fi-1b5703295/


6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerinde büyük ölçüde yıkılan ve hala depremin toplumsal, siyasi, ekonomik ve fiziki sonuçlarıyla yaşayan Hatay şehrinin kültürel mirasının aktarımı hakkındadır. Deprem sonrasında kentin yıkılmasıyla birlikte, kültürel mirası da varlığını sürdürmek noktasında tehlikeye girmiştir. Depremi bizzat Hatay’da çalışmalarını yürüttüğü esnada yaşayan Derneğimizin, çalışmalarını sırasında yok olan kentte gördüğü en büyük sorunlardan biri, geçen bu süre içerisinde yitirilenler, geri dönüşlerin çoğu zaman imkansız hale gelişi, kaybedilen mimari, kültürel ve toplumsal yapının çok daha görünür hale gelmesidir. Bu nedenle, Hafıza ve Bellek çalışmalarının çok gerekli olduğu bir ortamın varlığı söz konusu. Bu gereklilik hem şehrin dokusunun yok olması, hem şehrin yeniden inşa sürecine kimsenin dahil edilmeyerek dolayısıyla kültürel hafızanın korunmayarak ilerlemesi hem de farklı şehirlerde oluşan Hatay diasporasının kalıcı varlığıyla kendini ortaya koymaktadır. Şehri pek çok gerekçeyle ve bir gün geri dönme umuduyla terk eden çok sayıda insanın geri dönme ihtimalinin çok düşük olduğu geçen bu sürede anlaşılmaktadır. Bu durum, eski diaspora ile yeni diaspora ayrımına ve bu ayrımın gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır. Her yeni diasporanın yeni yerlerde yeni hafızalar yaratması Hatay şehrinin hafızasının kültürel erozyona uğrayarak yok oluşunu hızlanmaktadır. Dolayısıyla, kent hafızasını korumak ve sonraki nesillere aktarımını mümkün kılacak bu proje, kentin kültürel anlamda kurtarılmasını mümkün kılacaktır. 12 ay sürecek ve dijital ortamda gerçekleştirilecek bu projeyle görsel ve hikaye anlatımı ile desteklenen bir dijital hafıza platformu oluşturulacaktır. Farklı yaş gruplarından farklı din ve kültürlerden beş insan ile Antakya şehrinin tüm kültürler için önemli 10 noktasında tek tek, hem de gruplar şeklinde görüşmeler yapılarak, hem şu an yaşamayan büyüklerinden duydukları hem de kendi yaşam tecrübeleri, kendi gördükleri hikaye anlatımı tekniği ile kayda alınacaktır. Bu sayede, Hatay şehrinin yeniden inşa sürecine önemli bir katkı sunulacak ve geride kalan insanların aidiyet duyguları da bir parça olsa da onarılacak ve gelecek nesillere aktarılacaktır.

6 Şubat depremlerinde çok büyük kayıplar vererek yıkılan Hatay kentinin aynı zamanda kültürel hafızası da yok olma tehlikesi yaşamaktadır. Şehrin yeniden inşa süreci etkili bir hızda ilerlemediği gibi özünü koruma amacından uzak bir seyir izlemekte; yıkılan merkezin yerine yeni merkezciklerin inşası, uzun süren inşa süreciyle şehrin kentsel yapısının unutulmaya yüz tutması ve geride kalanlarda yabancılaşma sürecine neden olunması, yeniden inşa sürecinde kent sakinlerinin ve bölgedeki STK’lerin yeniden inşa sürecinin dışında bırakılmaları ile farklı şehir ve ülkelerde oluşan Hatay diasporasının kalıcı varlığı kentin kültürel hafızanın yitmesine neden olmaktadır. Kentin fiziksel yeniden inşası kadar kültürel hafızasının korunması, kent kimliğinin korunması açısından temel öneme sahiptir. Bu nedenle, hala var olan verileri toplamak ve korumanın mümkün olduğu zaman diliminde bu projeye ihtiyaç duyulmaktadır.


Dijital ortamda gerçekleştirilecek bu çalışma ile hem görsel hem de hikaye anlatımı ile desteklenen bir dijital hafıza platformunun oluşturulmasını amaçlayan projemiz, sözlü tarih, mirasın aktarımı, toplumsal buluşmaları kolaylaştırıcı ve sürekliliğini sağlayıcı bir alan yaratacaktır. Yıkımlar, boş alan ve silinen hafızalar toplumların, toplulukların yeniden kuruluşunu bir yok oluş gibi değil, birlikte geçmiş ile beraber yeniden inşa etme sürecine evrilmelidir. Bu projedeki amacımız bunu gerçekleştirmektir.

anneannem, güller, yerler

flickrda viewtiful hiking'den 

her gün gül ve kadife çiçeği koklayarak yirmi dört sene önce kaybettiğim anneannemi buldum.
hem yeni bir hatıra yaratırken hem de eskisini bulmak oluyormuş, hem de bu iş böyle oluyormuş meğer. ellerimi kadife çiçeğinin yapraklarında gezdirirken hem anneannem kanlı canlı geliyor ve hem de o sırada yaptıklarım, olduğum yer güzelleniyor.

bilmiyorum belki de sırf koku değil onu bana getiren. yüzlerce gülün olduğu bir bahçede kokan o birkaç gülü her gün yeniden bulmaya çalışmak. üstelik aynı gül ağacının gülleri her çağında aynı kokmuyor. yeni açan, tam açan, solan güller dışında günün saatlerine ve hatta mevsimlere göre değişiyor koku. hem bahçe de bu şekilde her gün değişiyor, gül ağaçlarının mevsimsel döngüsü yanında bir de sık sık budanıyorlar... binlerce değişken hatıranın içinde canına değen o hatırayı bulmayı hatırlamak gerekiyor belki en başta. bin gül içinde, sadece üç gül kokuyor genelde...

gül ve kadife çiçeği koklamayı seven anneannemi, bana gül ve kadife çiçeği koklamayı öğreten birini, gül ve kadife çiçeği koklayarak hatırladığımı yeni anlamam tuhaf mı? ya da belki çok erken ancak yaşlılıkta oluşan bir geçmiş perspektifi için? ama dedim ya, nostaljik bir çaba değil bu, eskiye yeniden sahip olmak değil, yeni bir hayatı önemli olandan vazgeçmeden fark etmek...

bir de ekşi maya ekmek kokusu var. bu mahallede var o. o da var hatırlamamda. bütün bunlar erdek'te oluyordu, anneannemle en çok ankara'da yanyana olsak da erdek'te birbirimizi buluyorduk demek. ama burası derin ankara, keçiören, beraber adım  atmadığımız - ama otobüsle dolaştığımız- bir yer. o nasıl oluyor?

bu sorunun cevabını ararken oryantalistleri anlar gibi oldum bir an. bir zamanlar paylaştığın mekanlarda değil yabancı mekanlarda buluyorsun paylaştıklarını modernliği çok hızlı dönüştürdüğü dünyalarda. o yabancı coğrafyalar değişmediğinden değil oryantalistlerin sandığı gibi ama, modernliğin değiştirdiği gibi değişmediği için...

tabii oryantalistlerin doğuda anneannelerini aramadığını söylemeye gerek yok öyle değil mi? işin tuhaflığı da burada: hem modernliğin önüne herşeyi katıp götürmesinden kaçıyorlar hem de gittikleri yeri değişmez ilan ederek bu dönüştürme makinesine açıyorlar...

kurtardım mı böylece acaba kendimi? anneannemi değişmezlikte değil dönüşümde bulduğum için en azından? ya da eda'nın dediği gibi, anneannem daha baştan ellerimi kadifenin yapraklarında gezdirmeyi, gözlerimle kokan gülü tespit edip burnumla hissetmeyi sırf yanımda beni dışarda bırakmadan yüzlerce kez yapmakla bana öğretirken -o çok ciddiydi benim gibi ağzına değen su damlalarını usulca diliyle ağzına atmazdı bence- kurtarmıştır belki de.

hakkında...

en sevdiğim mohsen namjo şarkılarından biri, albümlerinden biri vs.

coğrafyanın cebri derler asyada doğmana / öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltın olmuş çay ve sigara


gazze

sigarayı bıraktım neyse ki ama yine de durumu iyi anlatıyor.
cebirli coğrafyaları, dünyanın düzenini. yananın iyileşmesini yakanın batmasını.
ya da ben öyle düşünmek istiyorum.

sanırım burda feministannelerde ordolmak etiketiyle yazdıklarımdan devam edeceğim, belki ordakilerden buraya da biraz taşırım...

 coğrafyanın cebri  şöyle (şurdan):

bir gün uykudan kalkıyorsun, yelle gitmişsin / yek ruz ez khab pa mişi mi bini rêfti be bad

kimse etrafında kalmamış ve herkesi unutmuşsun / hiç kes dor o beret nist heme ro bordi zeyad

birkaç saçın daha ağarmış ey esassız adam / çend tamuye diget sefid şod ey merde bi asas

doğum günü eğlencen yine eza meclisi / cêşne tevvelude to baz meclisi ezas

temelden yıkılmışsın / buridi ez asas

kamburun biraz daha büyümüş ve omuzların daha da aşağıya inmiş / quze poştet bişter şod, şune hat uftade ter

etrafına bir bak dikkatle kuruyla yaş yanıyor/ piramunet ro bibin ba deqqêt mi suzen hoşk u ter

kuruyla yaş yanıyor / mi suzen hoşk u ter x3

coğrafyanın cebri derler asyada doğmana / in ke zadeye asiyayi u mi gen cabre coğrafyayi

öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltın sadece çay ve sigara / in ke leng der havayi sobhunet şode sigar u çayı

coğrafyanın cebri derler asyada doğmana / in ke zadeye asiyayi u mi gen cabre coğrafyayi

öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltı sadece çay ve sigara / in ke leng der havayi sobhunet şode sigar u çayı

ey arş-ı kübra, ne var kafanda? / ey arşe kebriayi çiye pes tu saret

söyle bana, yola gelecek misin annen için / key ba ma ra miyayı? çune maderet!

ey arş-ı kübra, ne var kafanda? / ey arşe kebriayi çiye pes tu saret

söyle bana, yola gelecek misin annen için / key ba ma ra miyayı? çune maderet!

ey arş-ı kübra, ne var kafanda? / ey arşe kebriayi çiye pes tu saret

söyle bana, yola gelecek misin annen için / key ba ma ra miyayı? çune maderet!

bir gün uykudan kalkıyorsun, yelle gitmişsin / yek ruz ez khab pa mişi mi bini rêfti be bad

kimse etrafında kalmamış ve herkesi unutmuşsun / hiç kes dor o beret nist heme ro bordi zeyad

birkaç saçın daha ağarmış ey esassız adam / çend tamuye diget sefid şod ey merde bi asas

doğum günü eğlencen yine eza meclisi. temelden yıkılmışsın / cêşne tevvelude to baz meclisi ezas. buridi ez asas

kamburun biraz daha büyümüş ve omuzların daha da aşağıya inmiş / quze poştet bişter şod, şune hat uftade ter

etrafına bir bak dikkatle kuruyla yaş yanıyor/ piramunet ro bibin ba deqqêt mi suzen hoşk u ter

kuruyla yaş yanıyor / mi suzen hoşk u ter x3

coğrafyanın cebri derler asyada doğmana / in ke zadeye asiyayi u mi gen cabre coğrafyayi

öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltın olmuş sade çay ve sigara / in ke leng der havayi sobhunet şode sigar u çayı

coğrafyanın cebri derler asyada doğmana / in ke zadeye asiyayi u mi gen cabre coğrafyayi

öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltın sade çay ve sigara / in ke leng der havayi sobhunet şode sigar u çayı

öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltın sade çay ve sigara / in ke leng der havayi sobhunet şode sigar u çayı

öyle ki bir ayağın havada ve kahvaltın sade çay ve sigara / in ke leng der havayi sobhunet şode sigar u çayı

meşhur tüneller, bir çıkış, bir kaçış, bir sıkışış